11 Eylül 2011 Pazar

HAYAT TECRÜBESİ...

İyi veya kötü; hayat bizler için…

Öyle ki, hayat dediğimiz kavram, neden ve nasıl sorularının yanıtını aradığımız bir yaşam döngüsü…

Aslında çoğunlukla kısım kısım ezildiğimiz bir cendere; tam şeklini almışken her şey, yeniden ezilmişliğin ve şekilsizliğin bir aracı.

Yıllar geçtikçe yaşlandığımızı biraz daha anlar oluruz. Üzülmek mi gerekir, yoksa sevinmek mi? Bunun yanıtını vermek bazen zordur. Aslında bu yanıtlar, hayatı nasıl algıladığımızla ilgilidir.  Nasıl yaşadığımız, neleri yaşattığımız veya tecrübelerimiz…

Hayat tecrübesi…

Tam olarak tanımı: Arkadaşlarımızla karşılaştığımızda içine girdiğimiz “sidik yarışı” . Kim daha tecrübeli? Hayatın ne getirdiğiyle yarışırken, götürdüklerini kimse dile getirmez. Amaç yarıştırmaktır! Halbuki tecrübe söz konusu olduğunda, ustaların ustası aslında hayatın kendisidir. Her adımımızda yeni bir doğruyu veya yanlışı tecrübe ettiğimiz hayat çıkmazında, bir önceki yanlışlarımızı yinelemeye ne kadar meyil ediyorsak, önceki doğrularımızın üzerini güzel bir anı olarak kapatıyoruz. Ortasını bulmak bu kadar mı zor? Yaptığımız yanlışlardan doğrulara ulaşmak, çok denklemli bir aritmetik problemi kadar karmaşık geliyor bazen. Oysa biraz kafa yoracak olsak ya da denklemin ipucunu bulabilsek; çözüme ulaşırken yaşanılan sevinç paha biçilmez. Ama karşımızdaki denklemin en can alıcı karmaşası tekrarladığımız ve vazgeçemediğimiz alışılmış davranış modelidir. Belki en kestirmeden söylenebilmek için veya sadece kolayına kaçabilmek için…

Aritmetik çözümler arar ve çoğunlukla da bulur. En karmaşık denklemlerin çözüldüğü bir bilimden bahsediyoruz. Çözülemeyen denklemlerde ise bir kenara atılmışlık yoktur. Yeni bir çözüm yolu; sabır!

Asıl tecrübeli hayatın kendisidir…

Hiç yorulmadan, bıkmadan ve hatta belki de zevk alarak, o engin deneyimlerini yineleyerek, karşımıza sürekli zorluklar ile çıkar. Bundan aldığı zevk, karşısındaki insanın algısı, sabrı ve isteğiyle ilgilidir. Pes etmek, söylenmek, vazgeçmek ve uzaklaşmak eylemlerinden söz etmeyen insanların rakibidir. Bu rekabet, çok bilinmeyenli denklemi tek bilinmeyenliye indirgemektir. Tabi ki isteyene!

Yaşam döngüsü…

Hiç farkında varmadan aynı olayları ve karar aşamalarını, farklı insanlar ve ortamlarda yaşıyoruz. Çoğumuz günlük işlerin yoğunluğu nedeni ile bundan bihaber. Sanki her olumsuzluk yeni bir engelmiş gibi geliyor. Bir önceki olumsuzluktaki doğruyu ve yanlışı algılayabilenler bu engeli aşarlar. Bu algıdan yoksun olanların en önemli mazereti ise; “Bütün olumsuzluklar beni buluyor”, serzenişidir. Dillerine dolanmış tek bir isyan vardır: “Hayat! Beni neden yoruyorsun?”. Halbuki hayat bir tecrübeler döngüsü ise yorgunluğumuzun asıl nedeni aslında biziz. Aynı süreçleri benzer davranış modeli ile yaşamaya çalıştıkça o döngü bizler için cendereden farklı hale gelmez.

O halde son söz: En önemli hayat tecrübesi, hayatın tecrübesiyle savaşabilmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder